d
Follow us
  >  Vakıf   >  Vakıf Tüzel Kişiliği

Vakıf Tüzel Kişiliği


Okuyacağınız blog yazısı, 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu (“TMK”), 5737 Sayılı Vakıflar Kanunu (“Vakıflar Kanunu, Kanun”) ve 27.09.2008 tarih 27010 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Vakıflar Yönetmeliği (“Yönetmelik”) kapsamında vakıfların kuruluşu, tescili, vakıf senedi, vakfın yönetimi, şube ve temsilcilik açılmasına ilişkin esaslar ile vakfın sona ermesine ilişkin bilgi vermek amacıyla hazırlanmıştır. Bu kapsamda öncelikle vakıf kavramı, kuruluşu, vakfın yönetimi açıklanacak olup sonrasında hangi şartlarda vakıfların temsilcilik- şube açabileceği, vakfın sona ermesi hususlarına yer verilecektir.

 

A.  VAKIF KAVRAMI

TMK 101. maddesine göre vakıf, “gerçek veya tüzel kişilerin yeterli mal ve hakları belirli ve sürekli bir amaca özgülemeleriyle oluşan tüzel kişiliğe sahip mal topluluklarıdır.”

 

İlgili maddeden de anlaşılacağı üzere en basit haliyle vakıf, kendine özgü nitelikleri haiz tüzel kişiliğe sahip bir topluluktur. Bu husus Vakıflar Kanunu’nun 4. maddesinde de “Vakıflar, özel hukuk tüzel kişiliğine sahiptir.” şeklinde açıkça düzenlenmiştir.

 

Tüzel kişiliğe sahip olmasının yanı sıra vakfın temel unsurlarından biri de belirli ve sürekli bir amaca özgülenmiş olmasıdır. Madde kapsamında düzenlenen belirli ve sürekli bir amaç kavramı yine maddenin 3. fıkrasında, “Cumhuriyetin Anayasa ile belirlenen niteliklerine ve Anayasanın temel ilkelerine, hukuka, ahlâka, millî birliğe ve millî menfaatlere aykırı veya belli bir ırk ya da cemaat mensuplarını desteklemek amacıyla vakıf kurulamayacağı”  hükmü ile sınırlandırılmıştır.  

 

B.   VAKFIN KURULUŞU VE TÜZEL KİŞİLİK KAZANMASI

Vakıf kurma işlemi, hukuki olarak tek taraflı bir irade beyanıdır[1]. TMK 102. maddesinde belirtildiği üzere, “Vakıf kurma iradesi, resmî senetle veya ölüme bağlı tasarrufla açıklanır. Vakıf, yerleşim yeri mahkemesi nezdinde tutulan sicile tescil ile tüzel kişilik kazanır.

 

·      Resmi Senet ile Kuruluş

Gerçek ve tüzel kişiler tarafından vakıf kurulabilmesi için, vakıf kurma iradesinin noterde düzenleme şeklinde hazırlanan resmi senede bağlanması ve vakıf kuranın tam fiil ehliyetine sahip olması gereklidir[2]. Resmi senedin düzenlenmesinden sonra vakfeden (veya bu hususta özel olarak yetkilendirilmiş vekili) tarafından vakfın tescili talebiyle mahkemeye başvurulur. Bu başvuru vakfın yerleşim yeri Asliye Hukuk Mahkemesine yapılır.

 

·      Ölüme Bağlı Tasarruf ile Kuruluş

Vakıflar ölüme bağlı tasarruf yoluyla da kurulabilir. Ancak ölüme bağlı tasarruf yoluyla vakıf, vakfedenin ölümünden sonra tescil edilmek üzere kurulabilir. Vakıf kurma iradesinin yer alacağı şekli anlamda ölüme bağlı tasarruf ise vasiyetnamedir.

 

Bu yol ile kurulan vakıflarda sulh hâkimi vakıf kurulmasına esas belgenin (vasiyetnamenin) bir örneğini 7 gün içinde Vakıflar Genel Müdürlüğüne gönderir. Söz konusu şekilde kurulan vakıflarda mahkemeye başvuru, ilgililerin veya sulh hâkiminin bildirimi üzerine ya da Vakıflar Genel Müdürlüğünce re’sen yapılır.

 

Aynı zamanda ölüme bağlı tasarrufla kurulan vakfın, miras bırakanın borçlarından sorumluluğu, özgülenen mal ve haklarla sınırlı olmakla birlikte vakfedenin mirasçıları ile alacaklılarının, bağışlamaya ve ölüme bağlı tasarruflara ilişkin hükümler uyarınca dava hakları saklıdır.

 

Tüm bu hususların yanı sıra önemle belirtmek gerekir ki, vakıf kurma işlemi, hangi tür malvarlığı tahsis edilmiş olursa olsun tasarruf işlemi niteliği taşımaz, borçlandırıcı işlem niteliğindedir.

 

·      Tescil ve Mahkeme İşlemleri

Mahkeme, resmi senedi re’sen Vakıflar Genel Müdürlüğüne tebliğ ederek görüşünü almak, gerekirse vakfedeni dinlemek ve bilirkişi incelemesi yaptırmak suretiyle duruşmalı veya dosya üzerinden vakfın tesciline veyahut tescilin reddine karar verir. Mahkemenin tescile veya tescil isteminin reddine ilişkin verdiği karara karşı taraflar TMK m.103 gereği 1 ay içerisinde temyiz yoluna başvurabilir.

 

Vakıf, yerleşim yeri mahkemesi nezdinde tutulan, vakfeden ile vakıf adının, yerleşim yerinin, organlarının, amaç ve bu amaca özgülenen mal ve haklarının gösterildiği sicil defterine tescil edilir. Vakıf işbu sicile tescil ile tüzel kişilik kazanır.

 

Öte yandan Yönetmeliğin 9. maddesine göre, vakıf, yerleşim yeri mahkemesinin yapacağı bildirim üzerine Genel Müdürlükte tutulan merkezi sicile kayıt olunur. Ardından Merkezi sicile kaydedilen vakıf, Resmî Gazete’de ilan edilir. İlanda; vakfedenin ve vakfın adı, yerleşim yeri, amacı, mal ve haklarının neler olduğu, varsa taşınmazlarının tapu bilgileri, vakfın organları ile kuruluş senedinin tarih ve sayısı, tescil kararının tarih ve sayısı ile hangi mahkemece verildiği belirtilir.

 

C.  VAKIF SENEDİ

Vakıf kurma iradesini yansıtan vakıf senedinde vakfın adı, amacı, bu amaca özgülenen mal varlığı değerleri, vakfın örgütlenme ve yönetim şekli ile yerleşim yerinin yer alması gereklidir. Vakıf senedinin içeriğinde yer alması gereken bu unsurların, vakfın ölüme bağlı tasarrufla kurulması halinde vasiyetname metninde de bulunması gerekir[4].

 

İlgili hususlarda noksanlık olması halinde, tescil kararı verilmeden önce mahkemece tamamlattırılabileceği gibi kuruluştan sonra denetim makamının başvurusu üzerine, imkân varsa vakfedenin görüşü de alınarak, vakfın yerleşim yeri mahkemesi tarafından tamamlattırılır.

 

D.  VAKFIN YÖNETİMİ

TMK 109. maddesinde belirtildiği üzere, “Vakfın bir yönetim organının bulunması zorunludur. Vakfeden, vakıf senedinde gerekli gördüğü başka organları da gösterebilir. Vakıfların yönetim organı vakıf senedine göre oluşturulur. Yöneticilerin çoğunluğunun Türkiye’de yerleşik bulunması zorunludur.

 

Diğer yandan Vakıflar Kanunu’nun 9. maddesinde vakıflarda yönetici olamayacaklara ilişkin, “Vakıflarda; hırsızlık, nitelikli hırsızlık, yağma, nitelikli yağma, dolandırıcılık, nitelikli dolandırıcılık, zimmet, rüşvet, sahtecilik, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, güveni kötüye kullanma, kaçakçılık suçları ile Devletin güvenliğine karşı işlenen suçların birinden mahkûm olanlar yönetici olamazlar. Vakıf yöneticisi seçildikten sonra yukarıdaki suçlardan mahkûm olanların yöneticiliği sona erer.” şeklinde yer alan hüküm gereği, sayılan suçlardan birinden mahkûm olan kişiler vakıf yöneticisi olamayacaktır.

 

Ayrıca vakıfların organlarında ölüm, istifa ya da herhangi bir nedenle eksilme olduğu takdirde vakıf senedindeki hükümlere göre eksiklik tamamlanır. Vakıf senedinde hüküm bulunmaması halinde; öncelikle senet değişikliği yapılmak suretiyle eksiklik giderilir. Ancak;

a) Vakıf senedi değişikliğine yetkili organında eksilmeler nedeniyle karar yeter sayısının sağlanamaması halinde vakıf senedi değişikliğine yetkili organın karar yeter sayısı gözetilmeden aldığı karar,

b) Vakıf senedi değişikliğine yetkili organın bulunmaması veya hiçbir üyesinin kalmaması halinde ise icraya yetkili organın kararı,

c) İcraya yetkili organdaki eksilmeler nedeniyle karar yeter sayısının sağlanamaması halinde ise karar yeter sayısı gözetilmeden alınan karar,

ile mahkemeye başvurulur. Mahkemece, Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün yazılı görüşü alınarak organlardaki eksiklik tamamlanır. Mahkeme kararını müteakip organlardaki eksilmelerin tamamlanması hususunda gerekli senet değişikliği yapılır.

 

E.   VAKIFLARIN ŞUBE VE TEMSİLCİLİK AÇMASI

Vakıflar Kanunu’nun 3. maddesinde hükme bağlandığı üzere;

ü Şube, vakıf faaliyetlerinin yürütmesi için vakfa bağlı olarak açılan, tüzel kişiliği olmayan ve bünyesinde organları bulunan alt birimi ifade eder.

ü Temsilcilik ise, vakfa bağlı olarak açılan tüzel kişiliği ve bünyesinde organları bulunmayan alt birimleri ifade etmektedir.

 

Aynı zamanda Yönetmeliğin 17.maddesinde vakıfların şube ve temsilcilik açmasına ilişkin olarak “Yeni vakıflar, vakıf senedinde hüküm bulunmak kaydıyla amaçlarını gerçekleştirmek üzere şube veya temsilcilik açabilirler. Bu vakıflar, yetkili organlarınca alınacak kararı müteakip şube ve temsilciliği açmadan önce Vakıflar Yönetmeliği Ek-1’deki beyannemeyi vakıf merkezinin bulunduğu bölge müdürlüğüne vermek ve elektronik ortamda göndermek zorundadırlar. Vakıf tarafından şube veya temsilciliğin kapatılması durumunda da 30 gün içinde aynı usulle bölge müdürlüğüne beyanda bulunulur.

Şube ve temsilciliklerde görev alan yöneticilerin, Kanunun 9 uncu maddesinde belirtilen suçlardan mahkum olmaması ve çoğunluğunun Türkiye’de yerleşik bulunması zorunludur.” hükmü yer almaktadır.

 

Dolayısıyla, vakıflar vakıf senedinde hüküm bulunması kaydıyla şube veya temsilcilik açabilirler. Vakıfların, yetkili organlarınca şube veya temsilcilik açılmasına ilişkin karar almalarının akabinde Vakıflar Yönetmeliği’nin ekinde yer alan beyannameyi merkezlerinin bulunduğu Vakıflar Bölge Müdürlüğü’ne vermeleri ve elektronik ortamda göndermeleri gerekir. Şube veya temsilciliğin kapatılması durumunda da aynı usul uygulanır.

 

Diğer yandan şube ve temsilciliklerin vakfı temsili ve çalışma usulleri ise Yönetmeliğin 18. maddesinde düzenlenmiştir:

1-   Şube ve temsilcilikler, faaliyetlerini vakıf adına yürütürler ve bulundukları yerde vakfı temsil ederler.

2-   Şube ve temsilciliklerin çalışma usul ve esasları vakıf merkezince düzenlenir.

3-   Şube ve temsilcilikler;

a)   Vakfın amacına katkı sağlamak üzere vakıf senedine ve mevzuata uygun faaliyette bulunurlar.

b)   Genel Müdürlük ile yazışmalarını merkezleri aracılığıyla yaparlar.

 

F.   VAKFIN SONA ERMESİ

Vakfın sona erme nedenleri, vakfın kendiliğinden sona ermesi, vakfın mahkeme kararı ile sona erdirilmesi ve vakfın alacaklıların veya saklı pay sahibi mirasçıların itirazı ile sona ermesi şeklinde üç grupta toplanabilir.

 

·      Vakfın Kendiliğinden Sona Ermesi

Amacının gerçekleşmesi imkansız hale gelen ve değiştirilmesinde de olanak bulunmadığı takdirde, vakıf kendiliğinden sona erer. Vakfın yönetim organı veya Vakıflar Genel Müdürlüğü de vakfın amacının gerçekleşmesinin imkânsız hale geldiği kanısına varırsa dilekçe ile mahkemeye başvurarak durumun mahkeme siciline tescilini ister. Mahkeme, gereğine göre Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün veya vakfın yönetim organının yazılı düşüncesini alarak vakfın dağılması ve tasfiye kurulu oluşumu istemini karara bağlar ve dağılma kararını sicile tescil eder. Sona eren vakfın kişiliği, ehliyeti tasfiye amacıyla sınırlı olmak üzere tasfiye sırasında da devam eder.

 

·      Vakfın Mahkeme Kararı ile Sona Erdirilmesi

TMK 116/2’de belirtildiği üzere, Yasak amaç güttüğü veya yasak faaliyetlerde bulunduğu sonradan anlaşılan veya amacı sonradan yasaklanan vakfın amacının değiştirilmesine olanak bulunmazsa; vakıf, denetim makamının ya da Cumhuriyet savcısının başvurusu üzerine duruşma yapılarak dağıtılır.” Vakfın sona erdirildiği mahkeme tarafından tutulan sicile de işlenir.

 

·      Vakfın, Vakıf Kuranın Alacaklılarının ve Saklı Pay Sahibi Mirasçıların İtirazı Üzerine Sona Ermesi

TMK 108. maddesinde, “Vakfedenin mirasçıları ile alacaklılarının, bağışlamaya ve ölüme bağlı tasarruflara ilişkin hükümler uyarınca dava hakları saklıdır.” şeklinde hüküm tesis edilerek vakıf kuranın alacaklılarına ve saklı pay sahibi mirasçılarına vakfa itiraz etme hakkı tanınmıştır.

 

Vakıf kuranın vakıf kurma işlemi ile tahsis ettiği malvarlığı değerlerinin vakfa intikalinden sonra geriye kalan malvarlığı, borçlarını ödeyemeyecek hale gelirse, alacaklılar İİK m.278 vd. hükümleri uyarınca açacakları bir iptal davası ile vakfa itiraz edebilirler, şayet söz konusu iptal davası olumlu sonuçlanırsa vakıf iptal edilir. Bunun yanında, resmi senetle veya vasiyetname yolu ile kurulan vakıflarda, vakfın kurulması saklı pay sahibi mirasçıların saklı paylarına tecavüz teşkil ediyorsa, saklı paylı mirasçılar saklı paylarına tecavüz eden bölümünün tenkisini talep edebilirler. Şayet tenkis sonucunda vakıf nezdinde kalan malvarlığının yetersizliği nedeniyle vakfın amacının gerçekleşmesi olanak dışı hale gelirse vakıf sona erer[5].

 

·      Sona Ermenin Sonuçları

Vakfın sona ermesi merkezi sicile kaydedilir ve Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından Resmî Gazete’de ilan olunur. Sona eren vakıfların borçlarının tasfiyesinden arta kalan mal ve haklar, vakıf senedinde yazılı hükümlere göre; senetlerinde özel bir hüküm bulunmayanlarda ise Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün ve devredilecek vakfın görüşü alınarak mahkeme kararıyla benzer amaçlı bir vakfa; dağıtılan vakıfların borçlarının tasfiyesinden arta kalan mal ve haklar ise Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne devredilir.

 

KAYNAKÇA

1.    Oğuzman/Seliçi/Oktay-Özdemir, Kişiler Hukuku, İstanbul, 2010, s.331,332; Zevkliler/Gökyayla, Medeni Hukuk Giriş ve Başlangıç Hükümleri Kişiler Hukuku, Ankara, 1999, s.714

2.    Dural/Öğüz, Türk Özel Hukuku Cilt II Kişiler Hukuku, İstanbul, 2013, s.345

3.    Oğuzman/Seliçi/Oktay-Özdemir, s.333.

4.    Dural/Öğüz, s.374