Mühür Bozma Suçunun Özel Görünüm Biçimleri: Teşebbüs İştirak ve İçtima
Mühür bozma suçu TCK madde 203’te düzenlenmiş olup
kanun hükmünde şu ifadelere yer verilmiştir.
“Kanun veya yetkili makamların emri uyarınca bir şeyin
saklanmasını veya varlığının aynen korunmasını sağlamak için konulan mührü
kaldıran veya konuluş amacına aykırı hareket eden kişi, altı aydan üç yıla
kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.”.
TCK madde 203’un lafzından da anlaşılacağı üzere mühür
bozma suçu kanunun veya yetkili makamların mührünün izinsiz ve uygunsuz şekilde
bozulması sonucu oluşur. Suçun gerçekleşebilmesi için önceden yapılmış usulüne
uygun mühürleme işlemi bulunması gerekir[1].
Bu husus, Yargıtay kararlarında da belirtilmektedir[2].
Suçun konusu ise kanun veya yetkili makamların emri
uyarınca bir şeyin saklanmasını veya varlığının aynen korunmasını sağlamak için
konulan mühürdür. Suçun oluşması için mührün bozulması ya da yerinden sökülmesi
gerekli ve yeterlidir. Mührün bozulması veya konuluş amacına aykırı hareket
edilmesi ile suç tamamlanır[3].
Suçun Özel Görünüş Biçimleri
1) Teşebbüs
TCK madde 35’te[4] düzenlenen
teşebbüs kavramı failin işlemek istediği suçun icra hareketlerinin
tamamlanamaması veya neticenin meydana gelmemesi nedeniyle yarıda kalması
anlamına gelmektedir[5].
Teşebbüs için failin suç işleme kastı bulunmalı ve
icraya başlanmalı fakat failin elinde olmayan sebeplerden dolayı suçun icrası
tamamlanamamış olmalıdır. Hazırlık hareketleri[6] kural
olarak cezalandırılmamaktadır[7].
Kanunda mührü bozan veya amacına aykırı hareket eden
kişi ifadesi kullanılmıştır. Kanun koyucu suçun oluşması için mührün bozulması
koşulunu aramamış sadece amacına aykırı hareket edilen durumları da madde
kapsamına dâhil etmiştir. Cezalandırılan seçimlik hareketlerden birinin
yapılmasıdır, herhangi bir zararın doğması aranmaz. Bu nedenle mühür bozma
suçunda teşebbüs, icra hareketlerinin kısımlara bölünebildiği durumlarda
mümkündür[8].
2) İştirak
TCK madde 37-41 arasında düzenlenmiştir. Suça iştirak,
kanundaki suç tanımından böyle bir zorunluluk ortaya çıkmadığı halde, suçun
birden çok kişinin katılmasıyla veya katkıda bulunmasıyla işlenmesi durumudur[9].
Suça iştirak için karar verilen suça iştirak etme
iradesine sahip birden çok kişi bulunmalı ve kararlaştırılan suç işlenmelidir.
Türk hukukunda suça iştirak biçimleri faillik[10],
azmettirme ve yardım etme şeklinde ortaya çıkmaktadır. Mühür bozma suçu da
iştirak ile işlenmeye elverişli bir suç tipidir.
3) İçtima
İçtima hükümleri TCK’nın 42, 43 ve 44 numaralı
maddelerinde düzenlenmiştir[11].
Suçların içtimaı kanunda bileşik suç, zincirleme suç ve fikri içtima olmak
üzere üç ayrı madde halinde düzenlenmiştir.
Bileşik suçta biri diğerinin unsuru veya ağırlaştırıcı
nedeni olan iki suç bulunmaktadır. Bileşik suçun varlığı için kanunda bu
birleşmenin açıkça belirtilmiş olması gerekir.
Zincirleme suç aynı suç işleme kararının icrası
kapsamında kanunun aynı hükmünün birden çok kez ihlaliyle ortaya çıkar[12].
Fikri içtima bir fiil ile birden fazla suçun birleşmesi demek olup bu durum,
tek ve aynı fiil ile aynı suçun birden fazla ya da birden çok farklı suçun
işlenmesi şeklinde gerçekleşir. Gerçek içtimada ise birden fazla fiilin neden
olduğu birden çok suç bulunmasına karşın fikri içtimada sadece bir fiilin neden
olduğu suç çokluğu düşüncesi vardır[13].
İçtima hükümleri koşullar sağlandığında mühür bozma
suçunda da uygulama alanı bulmaktadır. Uygulamada en çok karşımıza çıkan
durumlar mühür bozma suçuyla birlikte imar kirliliği ve enerji hırsızlığının
görüldüğü durumlardır. Örnek vermek gerekirse failin mühürlenen elektrik
sayacının mührünü söküp elektrik kullanmaya devam etmesi halinde sadece mühür
bozma suçu oluşacaktır; mührü bozup bir de sayaçtan geçirmeden elektrik
kullanması halinde ise hem mühür bozma hem de hırsızlık suçu oluşur. Bu
durumda fail gerçek içtima uyarınca iki suçtan ayrı cezalandırılır[14].
Kanunda açıkça zikredilmediği için mühür bozma suçu bileşik suç unsurlarından
biri değildir. Mühür bozma suçunun mağduru belli olmasa bile TCK madde 43
kapsamında bir suç işleme kararının icrası dolayısıyla değişik zamanlarda
birden çok mühür bozma suçunun işlenmesi durumunda zincirleme suç koşulları
sağlanacağından cezalandırma da buna göre yapılır[15].
DİPNOTLAR:
[1] Yargıtay 11.ceza
dairesinin 2013/24645 esas 2014/11849 karar sayılı, 17.06.2014 tarihli kararıwww.kazanci.com.tr (Erişim Tarihi
ve Saati 06.02.15 17.02).
[2] Yargıtay 11.ceza
dairesinin 2014/7260 esas 2014/6928 karar sayılı, 10.04.2014 tarihli kararıwww.kazanci.com.tr (Erişim Tarihi
ve Saati 06.02.15 17.05).
[3] Yargıtay 11.
ceza dairesinin 2012/13168 esas 2014/2449 karar sayılı, 13.2.2014 tarihli
kararıwww.kazanci.com.tr (Erişim Tarihi
ve Saati 06.02.15 17.10).
[4] TCK m.35 “(1)
Kişi, işlemeyi kastettiği bir suçu elverişli hareketlerle doğrudan doğruya
icraya başlayıp da elinde olmayan nedenlerle tamamlayamaz ise teşebbüsten
dolayı sorumlu tutulur.
(2) Suça teşebbüs halinde fail, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığına
göre, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine on üç yıldan yirmi yıla
kadar, müebbet hapis cezası yerine dokuz yıldan on beş yıla kadar hapis cezası
ile cezalandırılır. Diğer hallerde verilecek cezanın dörtte birinden dörtte
üçüne kadarı indirilir.”.
[5] Centel Nur/Zafer Hamide/Çakmut Özlem,
Türk Ceza Hukukuna Giriş, Sekizinci Bası, İstanbul 2014, s.429.
[6] “Bir suçun
işlenmesinde ilk aşama düşünce aşamasıdır. Ceza verilmesi için failin bu
düşüncesini toplumun düzenini bozacak, bir suç tanımını ihlal edecek nitelikte
bir hareketle dışa yansıtması gerekir.” Centel/Zafer/Çakmut s.433,
ayrıca bkz. S.433 20 no.lu dipnottaki Yargıtay kararı.
[7] Hazırlık
hareketlerinin cezalandırılmaması ile ilgili bkz. Demirbaş Timur,
Ceza Hukuku Genel Hükümler, 10. Baskı, Ankara 2014, s.450 vd.
[8] Yaşar Osman/Gökcan Hasan
Tahsin/Artuç Mustafa, Türk Ceza Kanunu, Cilt:VI, Ankara 2010, s.
5558. Karşıt görüş için bkz. Meran, a.g.e.
[9] Centel/Zafer/Çakmut;
s. 461.
[10] Müşterek,
dolaylı ve doğrudan olmak üzere üç şekilde vücut bulur. Detaylı bilgi için
bkz. Aydın Devrim, Türk Ceza Hukukunda Suça İştirak, Ankara 2009.
[11] TCK madde
42-“ (1) Biri diğerinin unsurunu veya ağırlaştırıcı nedenini oluşturması
dolayısıyla tek fiil sayılan suça bileşik suç denir. Bu tür suçlarda içtima
hükümleri uygulanmaz.
Madde 43– (1) Bir suç işleme kararının
icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla
işlenmesi durumunda, bir cezaya hükmedilir. Ancak bu ceza, dörtte birinden
dörtte üçüne kadar artırılır. Bir suçun temel şekli ile daha ağır veya daha az
cezayı gerektiren nitelikli şekilleri, aynı suç sayılır. (Ek cümle:
29.6.2005 – 5377/6 md.) Mağduru belli bir kişi olmayan suçlarda da bu
fıkra hükmü uygulanır.
(2) Aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir
fiille işlenmesi durumunda da, birinci fıkra hükmü uygulanır.
(3) Kasten öldürme, kasten yaralama, işkence ve yağma
suçlarında bu madde hükümleri uygulanmaz.
Madde 44– (1) İşlediği bir fiil ile birden
fazla farklı suçun oluşmasına sebebiyet veren kişi, bunlardan en ağır cezayı
gerektiren suçtan dolayı cezalandırılır.”.
[12] Centel/Zafer/Çakmut,
s. 502-508.
[13] Göktürk Neslihan,
Fikri İçtima(Suçların İçtimaı), Ankara 2013, s. 59.
[14] Yargıtay 2. ceza
dairesinin 2012/26267 esas 2012/48956 karar sayılı, 24.12.2012 tarihli kararıwww.kazanci.com.tr (Erişim Tarihi
ve Saati 08.02.15 15.28).
[15] Yargıtay 11.
ceza dairesinin 2012/16057 esas 2014/976 karar sayılı 17.1.2014tarihli
kararı, 2012/14397 esas 2013/9350 karar sayılı 5.6.2013tarihli kararı, 2012/8827
esas 2013/9236karar sayılı 3.6.2013 tarihli kararı, 2012/8819
esas 2013/9243 karar sayılı 3.6.2013tarihli kararı, 5. ceza
dairesinin 2012/376esas 2012/9359 karar sayılı 25.9.2012 tarihli kararı www.kazanci.com.tr (Erişim Tarihi
ve Saati 08.02.15 12.12).